Sarı Kurdelem Sarı Ve Hikayesi-Ayşen Birgör
Merhaba Sevgili Ziyaretçilerimiz;
NetBufe.Com Kazanç amacıyla kurulmamış ve ücretsiz yararlanılan bir sitedir. Video içeriklerinde yer alan reklamlar ile NetBufe.Com sitesinin hiçbir menfaat bağlantısı söz konusu olmayıp ilgili reklamlar videonun yüklü olduğu siteler tarafından veya videoların yüklü olduğu sitelere yüklemeyi yapan kişilerce eklenmiş reklamlardan ibarettir.
Videoların paylaşıma açıldığı sitelerde yüklü videolar/video linkleri herhangi bir nedenle kaldırıldığında ve/veya kısıtlandığında/yasaklandığında sitemizde de ilgili videonun gösterimi otomatik olarak son bulmaktadır.
Telif Hakkı(Copyright Notice) Olabilecek Açık Kullanım İzni Verilmemiş Video Materyaller Hakkında Önerimiz İlgili Videoyu İzlemeyerek(Bu Yönde Materyallerin İzlenmesine Destek Vermeyerek), Resmi Olarak Satın Alıp İzlemeniz Yönündedir.
Tarafımızdan Üyelerimizin sayfamız üzerinde ayrıntılı olarak yer alan tüm bu durumlara ilişkin bilgi ve gerekleri okuyup anladıkları ve kabul ettikleri varsayılmaktadır.
Sitemize ücretsiz ve kolayca üye olarak birçok video paylaşım sitelerindeki kendi videolarınızın linklerini ekleyebilir, Sık Kullanılanlar ve Çalma Listelerinize kaydedebilir ve üye olmanın diğer tüm ayrıcalıklarından üye sosyal alanınızda yararlanabilirsiniz. Video Linkleri Ekleyebileceğiniz Örnek Bazı Siteler
NetBufe.COM
Açıklama
ŞARKILAR VE HİKAYELERİ SAFİYE ÖZEL ÖZER
Solist Ayşen Birgör
Beste Güfte Fahri Kayahan
Sizin İçin Programı TRT Müzik 1.7.2015
Sene 1937. Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nın denize bakan balkonunda sabah kahvesini içiyor. Hava ılık, deniz buruşuksuz. Bu bahar sabahında boşluktaymış gibi hafif ve ferah hissediyor insan kendini.Yağız bir kayıkçı, kürekleri aheste aheste çekerek sarayın önünden geliyor. Yanık yanık, hazin hazin bir şarkı okuyor;
Sarı kurdelem sarı
Dağlara saldım yari
Dağlar kurbanın olam
Tez gönder nazlı yari
Yandım hey vallah yandım esmerim
Ben esmeri badem ile fıstık ile beslerim
Kayıkçının gür sesi sarayın pencerelerine doğru perde perde, dalga dalga yayılıyor.
Ve Atatürk bu melankolik melodinin tesirinden dakikalarca kurtulamıyor. O gece Safiye Ayla’ya;
-”Bu sabah” diyor,”balkonda kahve içerken bir sandalcının ‘Sarı kurdelem’ diye tutturduğu şarkıyı dinledim, melodi çok hoşuma gitti.”
Ve bu şarkıyı o gece üç defa tekrar ettikten sonra Selahaddin Pınar’a soruyor;
- Bu şarkının bestekârı kimdir?
- Fahri adında bir genç paşam.
- O halde bestekârından da dinleyelim bu şarkıyı.
Fahri Kayahan Atatürk’ün huzuruna giriyor, iki ellerine sarılıp öpüyor. Kendisine saz heyeti arasında yer gösteriliyor. Nubar Tekyay, Şükrü Tunar Necati Tokyay, Selahaddin Pınar, Safiye Ayla da oradadır.
Masanın üzeri fındık, fıstık, badem doludur.
“Haydi” diyor Atatük, “İşte fıstık, işte badem. Başla bakalım.”
“Ben esmeri badem ile fıstık ile beslerim” diye bitirince Ata mırıldanıyor. “Ben olsam kaymakla beslerim”
Ve böylece kıymetli sanatkar o geceden itibaren O’nun mutad saz heyetine dahil oluyor.